NASIL DÜŞÜNÜYORSANIZ ÖYLE HİSSEDERSİNİZ
Biliş; olaylara bakışımız, algılarımız, inançlarımız, tutumlarımızı içerir. Olaylara bakış açımız, tutumumuz şu anda hissettiğimiz şeyin nedenidir. Yani olayları algılama şeklimiz duygular üzerinde etkilidir. Örneğin, iş görüşmesine gideceksiniz ve diyorsunuz ki ‘beni işe almayacaklar biliyorum, o kadar başvuran insan var beni almazlar, benim çok deneyimimde yok’ bu şekilde düşünen kişi ümitsiz hisseder. Peki böyle hissetmesine neden olan şey nedir? Olaya yönelik düşünceleridir. Kendi içinizde yaptığınız iç konuşmalar nasıl hissedeceğinizi belirliyor. Düşünceleriniz duygularınızı yaratıyor.
Kendimizi çökkün hissettiğimizi düşünelim, düşüncelerimiz nasıl olurdu? Sadece kendimize yönelik karamsar düşünmez çevremizi, yaşanan olayları da öyle algılarız. Olayların sadece olumsuz yanlarını görerek olumsuz düşüncemizi destekler ve her şeyin düşündüğünüz kadar kötü olduğuna inanırız. Bu tür düşünceler olaya objektif olarak bakmamızı engeller, olumsuz duygular hissetmemize neden olur. Sıkıntılar arttıkça olumsuz düşüncelerin sıklığı da artar.
Araştırmalar gösteriyor ki, duygusal çalkantılarımıza neden olan olumsuz düşüncelerimizin çoğu zaman büyük çarpıtmalar içerdiğini göstermektedir. Yaşadığımız ruhsal hastalıklar (depresyon, kaygı bozuklukları) gerçeğin doğru olarak algılanmasına değil, algılarımıza, zihnimizdeki çarpıtmalara bağlıdır.
Duygu, düşünce ve davranış birbirini etkileyen bir bütündür. Olumsuz bir düşünce duygularımızı etkiler ve davranışlarımız buna göre şekillenir. Örneğin; sınava gireceksiniz ve ‘hata yapmamalıyım, eğer düşük not alırsam sınıfta kalırım’ diye düşünüyorsunuz, kaygı, ümitsizlik hissedersiniz. Bu da davranışlarınıza soruları dikkatlice okuyamamanıza neden olur.
Bir diğer bakış açısı; sınava gireceksiniz ve ‘şu anda kaygılıyım bu yüzden böyle düşünüyorum, kaygılanmam sınavı önemsediğimiz gösterir, hata yapmam çalışmadığım anlamına gelmez’ diye düşünürseniz rahatlama hissedersiniz ve soruları daha dikkatli okumaya çalışırsınız. Hangi durum daha objektif ve işlevselliğe sahip?
Yaşamımızı büyük oranda etkileyen algılarımızın ve düşünme şeklimizin farkına varmamız sorunlarla başa çıkabilmede kolaylık sağlar, duygularımızla daha kolay başa çıkabiliriz ve böylece kendimizi iyi hissederiz. Çünkü duyguları yoğun bir şekilde yaşadığımızda durumu objektif değerlendiremeyiz. Atasözleri en iyi şekilde açıklamaktadır. ‘öfkeden burnunun ucunu görememek, gözlerini nefret bürümek, dünyaya pembe gözlükle bakmak’
Olumsuz duygu ve düşüncelerimizi kontrol altına almak mümkündür. Öncelikle hissettiğimiz duygunun farkına varmalıyız. Öfkeli miyim, üzgün mü? Daha sonra aklımızdan geçen düşüncelerimizi kaydetmeliyiz, durumu düşünmek ve o ana gitmek hatırlamakta kolaylık sağlayacaktır. Olay neydi, ben ne yapıyordum? Daha sonra düşüncelerimizi sorgulamalıyız, ‘bu düşündüklerim ne kadar gerçekçi? Böyle düşünmek bana ne katıyor? Bu düşünceler beni amacıma ulaştırıyor mu? Sonuncusu ise alternatif düşünceler üretmek, ‘bu durumu en az zararla atlatabilmek için ne yapabilirim? Bir arkadaşım benimle aynı durumu yaşamış olsaydı ona ne söylerdim?
Özetle, yaşam bize sunulmuş bir armağandır. Yaşamı ve kendimizi olumlu ya da olumsuz değerlendirmemizi sağlayan, duygu ve davranışlarımızı etkileyen algılarımızdır. Nasıl düşünüyorsanız öyle hisseder ve yaşarsınız.